TıpaTıp
TIPATIP 32.
Tıpatıp’ın 32. sayısı okuyucuları ile buluştu. İndirmek için kapak resmine tıklayın.
TIPATIP Otuzun ayak sesleri..
TIPATIP 30. sayısının ayak sesleri duyulmaya başladı….
İşte hazırlık anlarından enstantaneler…
Yine çok eğlendik yav…
TıpaTıp Sayı:29
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Düşünce, Mizah ve Edebiyat dergisi olan TıpaTıp’ın 29 sayısını okuyucularımıza sunduk.
Bizce çok güzel oldu, bakalım siz de beğenecek misiniz?
TıpaTıp 2010
3 yıl aradan sonra yine TıpaTıp dergisinin 29. sayısının editörü oldum. İtiraf edeyim özlemişim. Görevi biraz geç aldığımızdan “nasıl yetişecek?” korkusu içimde canlansa da bir önceki sayıda Dr. Birhan ile birlikte çalışan öğrenci arkadaşlar (Alev, Gözde Manolya, Tuğba, Çağrı ve Ömer) Dr. Elif ve Dr. Özlem’in dört elle işe sarılmaları ile “biz bu işi kotarırız” dedim.
Hemen google grubumuzu bulduk. Derginin ana temasını Sivas’da büyümek ve olgunlaşmak olarak belirledik, nefis bir kapak bulduk, dergiyi fakülteden, hastaneden, üniversiteden, şehirden, yurttan ve dünyadan olmak üzere 6 bölüm altında toplamaya karar verdik. Grupta fikirler, yazılar, resimleri, karikatürler, fikirler havada uçuştu. Dostum Dr. Elif hemen derginin finansman konusunun önemli bir miktarını bir çırpıda hallediverdi. Dr. Özlem nefis fikirler ve nefis derlemeler yaptı. Fakat öğrenci arkadaşlar inanılmaz bir iş çıkardılar. Ömer harika yazılar kaleme aldı, inanılmaz derlemeler anılar, topladı, Zarif Gözde ve ve şirin Manolya o kadar çok yazı topladı ki aralarından seçim yapmak epey zor oldu. Tuğba o dopdolu ruhu ve içine sığmaz siyasal duruşu ile dergiye ayrı bir hava kattı. Hocalarla tam gün yasası hakkında güzel görüşmeler yaptı. Alev’in işi gerçekten zordu, çünkü üniversite bu dönemde bomboştu ama yine de kendi bölümüne diğer fakülte öğrencilerinin ilginç fikirlerini aktarabilmeyi başardı. Bir de, bol bol kahkaha attı ve bizi neşelendirdi. Çağrı her tarafa koştu, bilgisayarı elinde her bölüme yardım etti, gitti geldi, susmadı, kafamı karıştırdı ama dergiye ek finansman bile buldu, hep yanımdaydı, sağ kolum gibi çalıştı. Tabi ayrıca fotoğrafçımız Emre vardı, nefis kareler görüntüledi, o kadar çok resim çekti ki aralarından dergide kullanacağımızı seçmek inanılmaz zor oldu. Kendisine bize yardım ettiği için çok teşekkür ediyorum.
Manolya’nın yazıları elden geçirdiğimiz toplantında değerlendirilmek için çıkardığı yazının aslında Ömer’e ait çıkması unutulmayacak bir anı olarak aklımızda kaldı.
Ekip olarak çok güzel anları ve anıları paylaştık işte bir kaç tanesi
Çok güldük;
Tarihle iç içeydik;
Bunlar işin güzel taraflarıydı ve gerçekten bu ekiple bir şeyler yapmaktan onur duydum ve çok mutlu oldum. Fakültemde böyle öğrencilerin varlığını görmem beni çok gururlandırdı.
Ancak dergi içeriğinin dergi basılmadan önce değerlendirilmek istenmesi bu kadar güzel ruh halimi tam ters yüz etti. Çok canım sıkıldı. Yıllardır bu işi ya doğrudan ya da yardımcı olarak yapmıştım ama hiç bir zaman derginin basılmadan önce böyle bir muameleye maruz kaldığını görmemiştim. Neyi nasıl ne kadar yazacağımızı öğrenecek kadar büyüdüğümüzü ve olgunlaştığımızı düşünüyorum. Derginin bir imtiyaz hakkı sahibi yoktur, bir yayıncı kuruluşu da yoktur, tamamen gönüllülük esasına göre hazırlanan özgür ve spontan fikirler ile oluşan bir yayındır. Yıllardır da böyle olmuştur. Bu derginin eski sayılarını sadece öğrenciler kendi emek ve fikirleri ile çıkarmışlar ve çok acımasız eleştiriler yapmışlardır. İçeriğinin tüm sorumluluğu dergi yayın kuruluna aittir. Nitekim, geçen sayılarda can sıkıcı bir yazı nedeni ile gereken yerlerde gereken açıklamalar rahatlıkla yapılabilmişdir.
Dergiyi “buyur sen yap” diyerek verdiğiniz bir ekibin hazırladığı içeriği bir bakalım diyerek tekrar değerlendirmek istemek o ekibe karşı haksızlıktır. Bu haberi duyduğumda hemen öylece bırakmayı düşündüm. Ancak çok özel insanlardan oluşan yayın ekibimin bu çok özel emeklerinin ve çabalarının boşa gitmesine gönlüm razı olmadığından sıkıla sıkıla, içeriğini benden talep eden merciye gönderdim. Ben içerikten sonuna kadar eminim ve arkasındayım, fikirsel özgürlüğün sınırlarını biliyorum. Kişisel haklara saldırı noktasında çok hassas olduk ve çizgiyi asla aşmadık. Ancak tabi ki eleştirdik, tabi ki yerdik, bu en doğal hakkımızdı. Kısacası; güvenilmez insanlar muamelesi görmek hiç hoş olmadı.
Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek. Bu çocuklarla gurur duyuyorum, iyi ki sizle tanışmış ve iyi ki böyle bir işte birlikte çalışmışız. Dergi olur da çıkarsa buradan ulaşabileceksiniz. Bu arada, dergi çıkarsa biz yayın ekibi Tıp Balosunda aynı masada deli gibi eğleneceğiz.